Ali Mahir Başarır: “Tutuklu 3 milletvekilinden ikisinin Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edilebileceğini söylemekten utanıyorum”
CHP Kümelenme Başkan Yardımcısı Ali Talentli Başarır, “13. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini Anayasa’dan, millet iradesinden daha mı önemli görüyor? Suç işliyorlar. Bakın devlette böyle bir şey olmaz, ülkede olmaz” dedi. Bir hukuk devleti var. Tutuklu var, karar var, emsal karar var. “Aslında Can Atalay milletvekili olduğunda Gergerlioğlu ve Berberoğlu hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararlarını dosyaya koyduğu an Tahliye talebi olsaydı o mahkemenin tahliye kararı vermesi gerekirdi” dedi.
CHP Kümelenme Başkanvekili Ali Uzman Başarır, Anayasa Mahkemesi’nin “Hak İhlali” kararına rağmen tutukluluğu devam eden, 100. duruşmada yaptığı açıklamalar nedeniyle tutuklanan öğretmen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında TBMM Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulundu. Antalya’daki yıl dönümü kutlamaları ve KYK yurtlarında yaşanan sorunlar. kurmak.
“CUMHURİYET DEMEK EŞİTLİK, CUMHURİYET DEMEK DEMOKRASİ, CUMHURİYET DEMEK ADALET DEMEKTİR”
CHP’li Başarır, konuşmasının başında Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünü kutlamanın önemine değinerek, “Hafta sonu cumhuriyeti coşkuyla kutladık, emeği geçen başta gençler olmak üzere milyonlarca vatandaşımıza teşekkür ediyoruz. Cumhuriyetin önemini ve değerini anlayan, Türk Bayrağı’nı eline alan, sokaklara çıkan her vatandaşa şükranlarımızı sunuyoruz.” “İstiyoruz. Cumhuriyet eşitlik demektir, cumhuriyet demokrasi demektir, cumhuriyet adalet demektir.” söz konusu.
“Bir öğretmen bu sözlerden dolayı tutuklanırsa, sözün bittiği yerdeyiz”
Cumhuriyetin 100. yılında hâlâ üzücü olayların yaşandığını belirten CHP’li Başarır, şunları söyledi:
“Bir öğretmenimiz Antalya’da cumhuriyet kutlamalarında yaptığı konuşma nedeniyle gözaltına alındı. 24 saat gözaltında tutuldu. Savcı hazır bulunmasını istedi ve adli kontrolle serbest bıraktı. Bakalım. Bu öğretmen ne dedi. Öğretmenin konuşmasına baktığımızda cumhuriyetin 100. yıl dönümü olduğunu görüyoruz.” Cumhuriyetin tüm nimetlerinden yararlanıp onu yok etmeye çalışanlar var” dedi. Koca ülkemizin bir anlamda mültecilerin istilasına uğradığını, özellikle de ülkenin bu anlamda bir tımarhaneye dönüştüğünü söyledi, söylediklerini aktarıyorum. Tabelalardan “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresinin kaldırıldığını, İstiklal Marşı söylenirken ayağa kalkmaya tenezzül etmeyenlerin olduğunu söyledi genç hanım. Sporcular etiketlenirken milliyetçilikten bahsedildiğini ve bu sözlerden dolayı gözaltına alındığını söyledi. Şimdi burada şüpheli olan ve hatalı olan öğretmen mi, yoksa onu tutuklamaya karar veren gerçekten bir savcı mı? Evet ağır eleştiri var ama eleştiri de var. Burada arkadaşlara Türk Ceza Kanunu’nda suçun unsurlarının neler olduğunu sormak istiyorum. Bunlara bile tahammülümüz yok mu? Cumhuriyetin 100. yılında, Cumhuriyet Bayramı’nda bu sözleri söyleyen bir öğretmen yirmi dört saat gözaltına alınırsa çıkmaza girmiş oluruz.
“İSTANBUL 13. ASKER CEZA MAHKEMESİ HANGİ HUKUKLA, HANGİ HUKUKLA, HANGİ VİCDANLA, HANGİ ADALETLE BU DOSYAYI YARIŞMA MAHKEMEYE YENİDEN GÖNDERİYOR?”
Yargı nereye gidiyor? Yargı öğretmenlerini, yargı milletvekillerini, yargı gazetecilerini, yargı gençliğini karşı çıktıkları için susturmaya hizmet eden bir kurum haline mi geldi? Peki yargı vesayet organına mı dönüştü diye biri size kızıyor. Soruyorum, gerçek cümleler bunlar: Bir öğretmen neden gözaltına alınır? Yargıdan bahsetmek lazım çünkü Cumhuriyetin 100. yılında yargı ne yazık ki özgür bir ülkeyi susturmak için yargısal tehditlerle baskı altına alarak insanları ve insanları hapse atıyor. Efendim bakın Anayasa Mahkemesi bir karar vermiş. Anayasa Mahkemesi’nin kararı Anayasa’nın 153. maddesine göre bağlayıcı. Belge 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde. Şimdi Anayasa Mahkemesi Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun kararında ihlal kararı çıkınca Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararı verdi. Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu’nun kararında ihlal kararı verince İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararı verdi. Peki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu belgeyi hangi hukukla, hangi hukukla, hangi vicdanla, hangi adaletle Yargıtay’a geri gönderiyor? Kendini Anayasa’dan ve Anayasa Mahkemesi’nden üstün gören bu mahkemenin amacı nedir?
“HUKUK DEVLETİNDE BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ”
13. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini Anayasa’dan ve millet iradesinden daha mı değerli görüyor? Suç işliyorlar. Bakın bir devlette, bir hukuk devletinde böyle bir şey olmaz. Tutuklu var, karar var, emsal karar var. Aslında Can Atalay milletvekili olduğunda Gergerlioğlu ve Berberoğlu hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararlarını tahliye talebiyle birlikte belgeye koyduğu anda o mahkemenin tahliye kararı vermesi, hatta beklememesi gerekirdi. Anayasa Mahkemesi için emsal karar var ama Türkiye öyle bir noktaya geldi ki – utanarak söylüyorum – tutuklanan 3 milletvekilinden ikisi Anayasa’ya aykırıydı. Mahkeme kararıyla serbest bırakılabilir. Yargının rotası rota değil; Öğretmeni tutuklayın, milletvekilini cezaevinde tutun, gazeteciyi tutuklayın, bunu eleştiri ve muhalefet hakları kullanıldığı için yapıyorlar. Bu Meclis Başkanı 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararına karşı tavır almazsa bunu engelleyemeyiz.
“DEVLETİN BİRAZ GÜÇLENMESİ GEREKİYOR”
Dün burada üniversite yurtlarındaki asansör kazalarını konuştuk. Aydın’da 1 çocuğumuz, Çorum’da 6 öğrencimiz hayatını kaybetti ama yine Sayıştay raporlarında ‘Asansörlerde sorun var’ denildi. Bir devlette Sayıştay raporlarına rağmen öğrenci yurtlarının yazlık bakım, onarım ve tedbirleri alınmıyorsa burada bir sorun vardır. Bu ülkede öğrenciler ve gençler gerçekten yaratıcı. Bakın o öğrenciler o yurdun asansör kapısına ne yazmışlar: ‘Asansör bozuk, adalet gibi.’ Bu aslında bizim durumumuzdur. Son olarak TÜİK’in araştırmasına göre açlık ücreti 13 bin 684 lira ama emekli maaşı 7 bin 500 lira, yoksulluk sınırı 44 bin 573 lira, taban fiyatı 1 bin 402 lira. Bugün kalkınma planını oylayacağız. Bu, hükümet açısından, ülkemiz açısından, geldiğimiz nokta açısından utanç verici bir durumdur, çünkü neredeyse açlık sınırının yarısı kadar maaş alan emeklilerimiz var. “Hükümetin biraz utanması gerektiğini söylüyorum.”
